25 Kasım 2015 Çarşamba

Ol Dedim

Ne pes dedim ne de öl.
Bıraktım kollarına mayınsız yerlerinden hayatın.Basmadan önce korktum o yüzden hiç kaçmadım yana yana. Buldum sandım yine döndüm en başa. Sen ki hayat bana yıl dedin bazen.
Yıldım.
Yıkıldım da. 
Olsun dedim kalktım yine.
Düşmemiştim oysa.
Acımadı ki itip kalktığında.
Yalvardım olmadı, ağladım olmadı, çek git dedim olmadı, hadi canım sen de dedim olmadı.

Ol dedim ben de.

Ol dedim senin gibi.

Oldu.

Ah benim

Seni sevdiğimde güller açıyor bahçemde. Gizliden izlerken seni beraber yaşlanıyoruz biliyorum. Ne güzel ve ne acı aslında. Sen ne güzel yaşlanıyorsun öyle geniş omuzlarınla. Yüzüne bir çizgi daha mı eklenmiş bakıyorum. Sen halen öyle geniş omuzlusun ki. Baştan başa baktığımda yeni bir kıta keşfediyorum. Çakı gibisin.
Ah benim yakışıklım.
Sen beni sevdin biliyorum. Beni sevmediğini sandığın zamanlarda bile. Yoksa bu kadar kimseyle kalamazdın biliyorum.
Ya ben! seni sevmediğimi sandığım zamanlarda bile sevdim.
Ah benim naif bebeğim. Birlikte yaşlanıyoruz. Birlikte bir telaşın içinde, kazanmak için değil üzmemek için kavgalarımız.
Ah benim tatlı bebeğim.
Bir ömrü beraber mi tüketiyoruz?
Sen ne güzel yaşlanıyorsun öyle.

23 Kasım 2015 Pazartesi

Sen Öyle

Sen öyle hayatın sırrını buldum sanıyorsun ya. Kendini en merkezinde sanıyorsun ya hayatın. Biliyor musun?
Kendini en merkezde hissettiğin an merkeze en uzak olduğun andır. Olumlu düşün, olumsuzluklardan kaç saçmalıkları döşüyorsun ya. Bilmediğin daha  neler var neler. Kendini neden işe yaramaz hissettiğini açıklayamadığın üstü kapalı cümlelerin. Kaçtığın anlamsız yaralar. Saramadığın yaralar. Oysa ki hayat dokunabildiğin kadar senindir. Kendini akışa bıraktığın kadar olumlanır. Üzüldüğün kadar demlenir, üzdüğün kadar lanetlenirsin.
Beni olmadığım birine dönüştüren hayattır. Sen bilmiyorsun ama ben halen üzülüyorum biri üzülse. Sadece üzülmemiş gibi yapıyorum. Bu ben değilim. Saçmalıklarını beğeniyorum ya, sırf üzülme diye. Egonu okşuyorum. Beni sev diye değil. Kendini işe yaramaz hissetme diye. Bu ben değilim.
Çünkü sen dostluğu sevmedin. Gerçekleri sevmedin. Zayıf olmanı sevmedin, zayıflıklarınla kendini kabul etmedin. Beni taklit etmeni sevmedin. Benim gibi olmaya çalışmayı sevmedin.
Kendine yarattığın sen aslında beni beğenmeyip bir kenara atmanı gerektiriyordu çünkü ben olmak istedin. Aslı varken taklidi anlaşılacaktı, bana intihar süsü verip ortadan kaldırdın. Ben bile bile ortadan kalktım. Sen daha rahat bencilik oyna diye.
Öyle zayıfsın ki, öyle narin. Tek cümlemde tüm hayatın, bulduğun sırlar tepetaklak olacak biliyorsun. Biliyorsun işte. Eskiden belki sana açıkça söylerdim. Artık yapmam bunu öğrenemedin. Zayıf olduğunu bilmiyordum. Benden bu kadar korkmana gerek yok.
Benden iki fazlasını yapmaya çalıştın hep. Benden önce mutlu olmak. Benim mutsuz olacağım kararların destekçisi oldun. Biliyordum desem yalan olur. Bilmiyordum. Bu bana yaptığın en büyük haksızlıktı. Ben seni katıksız severken senin yollarıma mayınlar döşemen haksızlıktı. Bunu da söylemem korkma. Ama mutluyum bilesin. Ya da bilme çok mutsuz olursun. Seni Allah'a bile havale etmeye korkuyorum. Kötü bir şey yaparsa sana ben üzülürüm yine.
Benim hiç anlayamadığım bu aymazlığın. Bu aymazlık içinde nasıl yaşadığını anlamıyorum. Nasıl ben olup da beni beğenmediğini fark edemiyorsun? Bu senin için zor olurdu biliyorum. Ama hayat hayal edin ve sizin olsundan ötesi. Bunu da sana ben öğretmiştim. Ama daha çok şey öğrendim sen halen oradasın. Hiç bir şey katamadın bana. Yıllar öncesindeki benin sözleri. Bu aymazlıkta bu tekdüze çizgide nasıl yaşıyorsun anlamıyorum.