6 Aralık 2015 Pazar

Karşı Kefe



Ne bir merhaba kalır geriye ne de esenlik dilekleri.
Bir unutuldun mu, gitti gider haybeye tüm anılar.
Derin bir merak kalır yine eskisi gibi olunur mu diye.
Bir resim ararsın belki gizliden, istesen sanki bütün gururlar resme yapışır bir daha hiç bakmazsın. İstemezsin, gururun hep sende kalır.
Çoluk çocuğa karışır tüm çocukluk anıların.
Çocuklar birbirini tanımadan büyürler.
Bir gün yolda karşılaşsalar geçip giderler burnunda bir sızıyla, sızı bu sözcüklerde kalır.
Kalakalan ben.
Nerede izini bulursam yakalamayan, bakakalan ben yine.
Hiçbir şey eskisi gibi değildir.
Hiçbir şey beni kaybettiğin cümleden daha zehir değildir.
Unutulursun sen de tabi.
Naif bilmelerimin ardındaki kaskatı vurdumduymazlığın şaşırtmadığında artık, sen de yerlere serilirsin.
Tüm çocukluk anıları çoluk çocuğa karışır.
Ben benimkilerin yüzünü öte yana çeviririm, seni bilmesinler diye.
Sen var bu yana dön, artık ne gam ne figan.
Sonları yazarım ben.
Yoksa kolay kolay kötüyü yazamam bilirsin.

Gün geçer, biter sızı.
Sen içimde çok sızladın bilesin.
Gününden, dününden, bugünden bütün bildiklerimi unutmaya çalıştım.
Artık sormuyorum, meraktan olsa bile.
Her sızı bugüne karışır, seyrelir zamanın devşirmesiyle.
Seyreldin sen de.
Hiç olmamış varsayıyorum seni.
Var saysam, tartıda ağırlığın oluyor.
Fazla paha etmesen de karşı kefede düşüşüne razı gelmiyor yüreğim.
Yanına doğru eğiliyorum eskiden kalma bir aceleyle.
Yoruluyorum.
Zaten hiç olmamışsın. 
Anlıyorum!
 
Zuhal Bakır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder