3 Nisan 2016 Pazar

Neme Lazım

Şimdi nefesimden bir iz arıyorsun camlarda. Oysa nefesimin buğusu bile çok uzak. Yanar döner renklerden kalan haybeden sözler sensiz. Ben hiç yokmuşum zaten biliyorsun. Sus söyleme kendine bile itiraf etme sakın beni sevdiğini. Sonra boğazın düğümlenir yutkunamazsın. Sonra kötü şeyler olur neme lazım, ağlaşır sarılırız, kuzular kırlarda oynaşır, bizim kuzularımız...
Sus sakın söyleme, kimse bilmesin kimseye deme pişman olduğunu, sonra kötü şeyler olur bak! Aklında kalırım, ağlamaklı bir gecede arayıverirsin bütün dertlerini dökersin, açık verirsin neme lazım. Ne zaman başına kalktıysam...
Bakma sakın resimlerime, evet belki kötü bir şey olur, ağlarsın. Bu gerçekten kötü bir şey. Ağlama, üzülürüm...
Sakın görme iyi yanlarımı, kötü yanım neyse... Sen bile açıklayamadın, açıklamandan tatmin olmadım. Eften püftendi onu bile anlamaya çalıştım. Haaa öyle mi, ondan mı dedim. Sahi sandın. Öyle san, neme lazım sonra kötü bir şeyler olur, sonra haksızlık etmişim diye düşünürsün, sevgiye boğuluruz. Boğarım seni sevgimden hiç gerek yokkken.
Küllendir, hiç beklemeden küllendir. Yani yak diyorum. Öyle zamanla falan değil bildiğin ateş işte. Kendi içindeki ateşle. Sonra neme lazım bir gün çıkıveririm karşına şaşırırısın. Canım.. dersin içinden, içten. Sonra kötü bir şey olur hiç gerek yokken, sarılırız, öpersin belki yanağımdan koklayarak. Ne gerek var.
Sonra kötü bir şey olur, özlersin işte, daha kötüsü var mı senin için.

Zuhal

Huzur

Ben yalın, kimsenin okumadığı bir şiir yazmak istiyorum bugün.
Kendim gibi yalnız bir şiir.
Kimsenin bilmediği açık kuyulara kapatılan bir kapak gibi yüzüm.
Nicelerini içinde terkettiğim.
Nicelerine su verdiğim.

Kendimden unuttuğum cümlelerim gibi, aydınlık, apansız güldüm.
Hüzünlü dediler ona da.
Oysa huzurluydu benim gülüşüm.

Gel çizgilerimle tanış, yeni bir çizgi ekledim senin için.
Huzurlu bir tebessüme ekleyeceğim.
İster yüzüme çiz bütün kötü sözlerini.
Ben seni de seveceğim terkettiğim her dost gibi.
İşte bu yüzden hem hüzünlü hem huzurludur benim gülüşüm.

Yalnızlık

Yalnızlık!
Artık bıraktım sana dost aramayı, çare bulmayı.
Başımla gözüm üstünesin bilesin.
Hoş geldin.
Yani vazgeçtim kanımda akanlardan, gözümün içine bakanlardan.
Salıverdim iplerini, zaten benim değillerdi.
Hoş tuttum gönüllerini.
Yaralarını sevgimle sardım.
Açtıkları yaraları vicdanımla oyaladım,
Güzel günleri sardım üstüne, kin tutmadım.
Ne de olsa herkes bir ana kuzusuydu, nasıl ağlatılır ki dedim insanoğlu.
Anasına yazıktı... kıyamadım.
Hiç incitmedim üstüme binlerce acı söz yığanları.
Canım diye başladım söze başlarken, canımdı ne de olsa...
Kaç bin kötü söz bunu değiştirirdi?
Hepsi bendeydi, hepsi kıymetlimdi.
Hepsi güzel günlerimdi...

22 Ocak 2016 Cuma

Güven dağların ardına saklanır körler sağırlar bir olunca

Gidiyorsun ya. Geride bir ben kalıyorum öyle aldatılmış öyle kandırılmış. Kulağında bir telefonla geliyorsun gözümün önüne. Masumiyetleri bittiren bitmek bilmeyen telefon görüşmelerin yankılanıyor kulağımda sanki. Ben öyle aldatılmışım ki, öyle kırılmış. Bir pislik gibi kokuşmuş hissediyorum kendimi yine. Kabullenişim bir kez daha kabulleniyor ya işte bunu kabullenemiyorum. Körler sağırlar birbirlerini ağırlamışken vakti zamanında, sen yine aynı kör ve aynı sağırla kol kola girip bana güven diyorsun ya! Güvendiğim dağlar bir daha başıma yıkılsın diye beklemeli miyim?
Bekle mi diyorsun? Hadi bekleyeyim. Kim hatasını tekrarlamadı ki sana güveneyim.

Güven dağların ardına saklanır körler sağırlar bir olunca. Ben kimim ki bulup geri getireyim.

6 Aralık 2015 Pazar

Sevdiğim İçin

Umuttan kalakalan güzel günlerde açan onca pembe günlerin ardından, sana yalvarmak, arkandan ağlamak, hüsran, yalan, yalan diye inlemek yok artık. Çokça güldüğümüz geceler sensiz daha mı güzel , bilemem, ağlasam susturamazasın beni şimdi. Kahkahadan çatlamak istiyorsan yap bunu. Oysa sen gülünce içimde bir tiksinti beliriyor sadece. Yaptıklarına mı gülüyorsun acuze? Kahraman say kedini adilikten yoksun sayılacaksan ama benden gizlemeye çalıştığında komik olacakasın. Herkes her şey yitip gitmişken sen yazmaya bile değmez bir acuze, kendini dünyanın merkezinde sanan bir bok böceğisin. Unutma ki dünyayı yuvarladığını sanıyorsun ama, yükün sadece sana ağır. O dünya sandığın şey sadece küçük bir boktan ibaret. Bunu sana benden başkası söylemezdi emin ol. Sen yine de kendini üstün sayacaksan say ama bil ki üstüne çıkacağın şey yalnızca yuvarlamakta olduğun şeydir. Korkaklara özgü güçlü cesaretin, bil ki sadece seni sevenlerin seni kırmamak için çabalamasından kaynaklanıyor. Sen diğer yanağını gösterenlere kolayca tokat atabiliyorsun diye böbürleniyorsun sadece. Sen kendini biraz mutlu hisset diye yuvarladığın şeyin bile yuvarlak olduğunu söylüyoruz. Yuvarladığın şey bile adam akıllı yuvarlak değil, sen onu bile süründürdüğün için bir halta benzemiyor. Bunu da sana söyleyecek kişi benim ama seni sevdiğim için söylemiyorum.

Zühal Bakır

Karşı Kefe



Ne bir merhaba kalır geriye ne de esenlik dilekleri.
Bir unutuldun mu, gitti gider haybeye tüm anılar.
Derin bir merak kalır yine eskisi gibi olunur mu diye.
Bir resim ararsın belki gizliden, istesen sanki bütün gururlar resme yapışır bir daha hiç bakmazsın. İstemezsin, gururun hep sende kalır.
Çoluk çocuğa karışır tüm çocukluk anıların.
Çocuklar birbirini tanımadan büyürler.
Bir gün yolda karşılaşsalar geçip giderler burnunda bir sızıyla, sızı bu sözcüklerde kalır.
Kalakalan ben.
Nerede izini bulursam yakalamayan, bakakalan ben yine.
Hiçbir şey eskisi gibi değildir.
Hiçbir şey beni kaybettiğin cümleden daha zehir değildir.
Unutulursun sen de tabi.
Naif bilmelerimin ardındaki kaskatı vurdumduymazlığın şaşırtmadığında artık, sen de yerlere serilirsin.
Tüm çocukluk anıları çoluk çocuğa karışır.
Ben benimkilerin yüzünü öte yana çeviririm, seni bilmesinler diye.
Sen var bu yana dön, artık ne gam ne figan.
Sonları yazarım ben.
Yoksa kolay kolay kötüyü yazamam bilirsin.

Gün geçer, biter sızı.
Sen içimde çok sızladın bilesin.
Gününden, dününden, bugünden bütün bildiklerimi unutmaya çalıştım.
Artık sormuyorum, meraktan olsa bile.
Her sızı bugüne karışır, seyrelir zamanın devşirmesiyle.
Seyreldin sen de.
Hiç olmamış varsayıyorum seni.
Var saysam, tartıda ağırlığın oluyor.
Fazla paha etmesen de karşı kefede düşüşüne razı gelmiyor yüreğim.
Yanına doğru eğiliyorum eskiden kalma bir aceleyle.
Yoruluyorum.
Zaten hiç olmamışsın. 
Anlıyorum!
 
Zuhal Bakır

25 Kasım 2015 Çarşamba

Ol Dedim

Ne pes dedim ne de öl.
Bıraktım kollarına mayınsız yerlerinden hayatın.Basmadan önce korktum o yüzden hiç kaçmadım yana yana. Buldum sandım yine döndüm en başa. Sen ki hayat bana yıl dedin bazen.
Yıldım.
Yıkıldım da. 
Olsun dedim kalktım yine.
Düşmemiştim oysa.
Acımadı ki itip kalktığında.
Yalvardım olmadı, ağladım olmadı, çek git dedim olmadı, hadi canım sen de dedim olmadı.

Ol dedim ben de.

Ol dedim senin gibi.

Oldu.